Merhaba ben Emre 🙂 Bizler; yani girişimciler, içerik üreticileri, pazarlamacılar, danışmanlar, freelance çalışanlar ve ajans sahipleri olarak ”dünyanın değişim makinesi” olabilecek nitelikte işler üretmeye ve ortaya koymaya çalışıyoruz.
Temelde insanoğlunun gelişimini en çok tetikleyen iki şeye odaklı yaşıyoruz. Problem ve çözüm.
Amacımız bir başarı elde etmek ve bunu sürdürmek, ama her şeyden önce bir insan olduğumuzu bilerek ve insani değerlerden taviz vermeyerek.
Albert Einstein’ın da dediği gibi; ”Başarının değil, değerlerin insanı…” olarak.
Ortak paydamız para kazanmak değil, hizmet etmek ve değer sunmak. Bizler önce değeri ortaya koyar ve sunduğumuz şeyin karşılığı olanı alırız.
En nihayetinde gayemiz ”mutlu müşteriler” ortaya çıkararak bir özgürlük elde etmek; zahirde finansal, aslında ruhsal bir özgürlük. Peki, ama nasıl?
Dünyada meydana gelen bir çok olay gösterdi ki, insanoğlu bütünüyle kompleks bir sistemin parçası ve öğeleri. Kimse sistemin herhangi bir yerinde gelişen olayların sadece oraya etkidiğini ve tüm sisteme sirayet etmediğini söyleyemez. Mesela; dünyanın kuzey tarafında doğaya verilen zararın, güneye herhangi bir etkisi olmadığını iddia edebilir miyiz? Ya da çevremizdeki insanların düşünceleri ve eylemlerinin bizi etkilemediğini…
Peki sen, yaptıklarının dünyanın geri kalanını etkilemediğini mi düşünüyorsun? Her bir birleşeninin birbiri ile sınırsız sayıda etkileşime sahip olduğu bu muazzam sistemde etkisiz eleman olduğunu mu sanıyorsun? Cevabın hayır ise, varlığının farkına var ve lütfen okumaya devam et!
Eğer bir değerler aşığı isen, eğer müşterilerin, danışanların, takipçilerin ile empati kurmak istiyorsan, ve eğer hayatının merkezine öğrenmeyi ve gelişmeyi koyduysan;
Hoşgeldin!
Ben Emre Doğaner. Empati ve Değer Odaklı Pazarlama‘yı hayatının merkezine koymuş bir dijital pazarlama danışmanıyım. ‘E’ ve ‘D’ sadece ismimin baş harfleri değil, aynı zamanda pazarlama sistemimin çekirdek yapısı. Peki, neden bu iki öğeyi merkeze koydum?
Empati ile başlayalım. Sözlük anlamı ile başkalarının hislerini anlama ve paylaşabilme kabiliyetidir empati. Ne kadar insanı bir vasıf, öyle değil mi? İyi bir ilişki inşa edebilmenin 1 numaralı kuralı…
Değer ile devam edelim. Değer kelime olarak 2 farklı anlama sahip;
- Bir şeyin gerekliliğini, önemini belirlemeye yarayan saymaca ölçü,
- Bir kişinin yaşamında önemli gördüğü yargılara dair sahip olduğu ilke ve prensipler.
İnsani değerleri ve ilke seviyesinde prensipleri kapsayan bu iki tanım ile özgürlüğe ulaşmak için yapılması gerekenler ise şöyle;
- Empati kurarak kendini problem sahiplerinin yerine koy,
- İnsani değer yargılarından taviz vermeden ve sahip olduğun değerleri sunarak, onların problemlerini çöz,
- Mutlu Müşteriler (Nitelikli Takipçiler) kazan.
Bir insan nicelik değil de, nitelikli takipçi(müşteri) istiyorsa; bu iki olguyu kemiklerine işleyecek seviyede önemsemelidir. Bugün sosyal medya ve internet birçok kişiyi irili ufaklı grupların, toplulukların ya da çevrelerin lideri yaptı ve yapmaya devam ediyor.
Dünyada fark oluşturmuş liderlerin ortak özelliklerine bir bakın! Hitap ettiği kitleler ile en ileri düzeyde empati kurabilmiş ve onlara hakettiği ya da arzu ettiği değeri sunmuş insanlardır.
Modern dünyada başarı takipçi sayısı ile ölçülse de, sadece sayılarla ifade edilen yığınlara sahip olmanın hiç bir anlam ifade etmediğini, gösterdiğin empati ve kitlene sunduğun değer veya onların ortaya çıkarmasına imkan sağladığın ”değer üreten değerler” nispetinde kıymetli olduğunu er ya da geç algılayacaksın.
Albert Einstein hayat amacı ile ilgili efsanevi sözünde şöyle der;
”Bir keresinde düşündüm, eğer Tanrı’ya bir soru soracak olsaydım; O’na evrenin nasıl başladığını sormak isterdim. Çünkü bunu bildiğimde, geriye kalan her şey sadece basit denklemlerden ibaret olurdu. Yaşlandıkça evrenin nasıl başladığı ile daha az ilgilenir oldum. Onun yerine, Tanrı’nın evreni neden yarattığını bilmek istiyordum. Çünkü bir kez olsun bu cevaba erişseydim, hayat amacımı bulabilirdim.”
Hayat amacın sen ile nitelikli takipçilerin arasındaki köprüyü kuracak yegane olgudur.
Ürün ya da hizmetini pazarlayan olarak önünde iki yol var. Ya önce müşterin ile sağlam bir empati kurar, ona şeffaf bir şekilde değerlerini ve hizmetlerini sunarsın. Ya da onun probleminin çözümüne değil, kendi ürün ve hizmetlerinin satışına odaklanırsın.
Bu iki yoldan 1.’si uzun, meşakkatli, sabır, empati ve fedakarlık isteyen bir yoldur. İkincisi ise çok para kazanmanın yegane hedef olduğu en nihayetinde ”mutlu müşteri” amacına hizmet etmeyen bir yoldur.
Bizler nitelikli takipçi arıyoruz. 1 MN takipçi değil, 1000 nitelikli insan. 1000 öğrenmeye azimli, değerlerine sadık insan.
Bizler; yeteneklerini sürekli bilemeye çalışan, temel değerlerine sadık, ”fikri hür, vicdanı hür” insanlar arıyoruz.
Bizler öğretmeye, paylaşmaya, üretmeye, başarılara aşık ”fikir işçileri” arıyoruz.
Eğer tüm bunlarla beraber empati ve değer odaklı pazarlamayı öğrenmek istiyorsan, doğru yerdesin.
Tüm bu söylediklerim sana uyuyorsa, benimle kal!
Tanıştığımıza memnun oldum. ”1” benim için çok şey ifade ediyor.
Arzu edersen buradan mail listesine kayıt olabilirsin.
Kendine ve işine yeni bir mantalite ile bakarak pazarlama, iş kurmanın temelleri, ustalaşmak, teklif hazırlamak, funnel kurmak ve satış yapmak konularında zamanla değişmeyen ilke ve prensipleri öğrenmek istiyorsan Funnel Kafası Podcast serisini dinleyebilirsin.
Funnel kurma yolculuğunda sonucu değil süreci öğrenmek ve bu işin mutfağına misafir olmak istiyorsan YouTube üzerinde yaptığımız Funnel Kuruyoruz Canlı Yayınlarını izleyebilirsin.
Öğrenme meraklısı isen, ”dünyanın değişim makinesi” olabilecek değerler üreteceğini düşünüyorsan, empati kuruyor ve iç odaklı olabiliyorsan; ben de sana katkı sunmak için buradayım. Yeniden hoşgeldin!
Yeni yazılarda görüşmek üzere 🙂
— Emre DOĞANER