Funnel’ın bir çok temsili olsa da en basit haliyle Farkındalık, Etkileşim ve Dönüşüm olmak üzere 3 aşaması vardır. Son basamak olan dönüşüm hepimizin sürekli gözlemlediği, hatta yegane hedefimizin olduğu aşamadır.
Peki burada kastettiğimiz bir ziyaretçinin müşteriye dönüşmesi olan dönüşüm, temelinde neyi ifade eder?
Hangi ürün ya da hizmeti sattığınızın bir önemi yok, hepimiz sunduklarımız ile müşterilerimizde bir dönüşüm gerçekleştirmek isteriz. Onları değer merdiveninin en üst basamağına ya da başka bir bakışla funnel’ın en altına taşımaya çalışırız.
Her iki anlamda da dönüşüm için yapılması gereken müşteriye nasıl bir fark yaratacağına dair odaklı bir değer sunmak ile ilgilidir.
Bunu yaparken de Seth Godin’in söylediği gibi; ”Kitleni nasıl durduklarına, göründüklerine bakarak değil, nelerin hayalini kurduklarına, nelere inandıklarına ve neleri istediklerine bakarak seç. Yani demografi yerine psikografiyi kullan.”
Dönüşüm gerçekleştirmek ancak kitlemizin bu özelliklerini en doğru şekilde bilmek ve aynı zamanda alınabilecek en küçük hedef kitleyi bulmak ile mümkündür.
Çoğunlukla yola çıkarken herkesi dönüştürebileceğimize dair bir yanılgıya düşsek de, dünya görüşüne hakim olabildiğimiz en küçük kitleyi dönüştürmenin daha kolay olduğunu zamanla kavrarız.
Sonuç olarak funnel’ın son basamağı olan dönüşüm sadece bir ziyaretçinin müşteriye dönüşmesi olarak düşünülmemelidir. Hedef pazarımızdaki insanların sunduklarımızla yaşadığı dönüşüm olarak da değerlendirilmelidir. Bu bize daha belirgin ve güçlü dönüşümler oluşturma imkanı verir.